İstanbul Havaalanı Türk Hava Yolları kontuarında sabah 04:00’de buluşma. Bilet, bagaj ve pasaport işlemlerini takiben Türk Hava Yolları’nın TK 1297 sefer sayılı uçuşu ile saat 06:55’de Sevilla’ya hareket ve yerel saat ile 10:45’de varış. Endülüs’ün kalbi Sevilla, bizleri portakal çiçeği kokan sokakları, tutkulu flamenko ezgileri ve göz alıcı mimarisiyle karşılıyor. Ardından, Sevilla’yı panoramik bir turla tanımaya başlıyoruz. İlk durağımız, 1929 Ibero-Amerikan Fuarı’na ev sahipliği yapmış olan María Luisa Parkı ve içindeki başyapıtlardan biri olan Plaza de España oluyor. Neo-Endülüs tarzındaki bu görkemli meydan; renkli seramikleri, kanallar üzerindeki zarif köprüleri ve simetrik yapısıyla göz kamaştırıyor. Sonrasında rotamızı, panoramik olarak yapacağımız turda, yine aynı fuar için inşa edilen etkileyici yapıları barındıran Plaza de América’ya, Arkeoloji Müzesi ve Güzel Sanatlar Pavyonu, Avenida de la Palmera ve Avenida Torneo gibi Sevilla’nın en prestijli caddeleri çeviriyoruz. Bu güzergâh boyunca palmiyelerle çevrili yollar, zarif malikâneler ve yemyeşil bahçeler eşliğinde şehrin modern ve tarihi yüzünü bir arada keşfetme fırsatı buluyoruz. Öğle yemeğini lokal bir restaurantta aldıktan sonra, kısa bir molanın akabinde Sevilla Katedralini keşfetmeye çıkıyoruz. Sömürge döneminin zenginliklerinin izlerini her köşesinde barındıran Sevilla’nın kalbine doğru ilerliyoruz. Sevilla Katedrali, görkemli mimarisi ve dünyanın en büyük Gotik katedrali olma unvanıyla bizi karşılıyor. Aynı zamanda, Kristof Kolomb’un mezarının da bulunduğu bu kutsal yapı, tarihle iç içe bir atmosfer sunuyor. Katedralin hemen yanı başında ise, Endülüs Emevî mirasının zarif bir hatırası olan La Giralda (Hiralda Minaresi) yer alıyor. Zamanında cami minaresi olarak kullanılan bu yapı, günümüzde katedralin çan kulesi olarak işlev görmekte ve Müslüman- Endülüs mimarisinin zarif çizgilerini taşımaktadır. Şehir turunun ardından otelimize yerleşiyoruz. Akşam, Sevilla’nın neşeli ve renkli yüzünü yakından tanıyacağımız keyifli bir akşam yemeği alıyoruz. Geceleme otelimizde.

Otelde alacağımız sabah kahvaltımızın ardından gezimize Georges Bizet’in ünlü “Carmen” operasına ilham veren, çingene Carmen’in çalıştığı tarihi Kraliyet Tütün Fabrikası olacak. Bugün Sevilla Üniversitesi binası olarak hizmet veren bu yapı, 18 yüzyılda inşa edilmiş olup Avrupa’daki ilk endüstriyel yapılardan biridir. Sevilla’nın Müslüman ve Hristiyan mirasını iç içe yaşatan noktalarından biri olan Alcázar Sarayı çevresinde gerçekleştireceğimiz keyifli yürüyüşe başlıyoruz. Bu yürüyüşte, aynı zamanda Amerika kıtasına yapılan tüm seferlerin kayıt altına alındığı Hint Arşivleri (Archivo de Indias) binasını dışarıdan göreceğiz. Ardından, dar sokakları ve çiçeklerle süslü avlularıyla ünlü Santa Cruz Mahallesi’ne geçiyoruz. Eski Yahudi Mahallesi olan bu semt, Sevilla’nın en büyüleyici atmosferlerinden birini sunar. Yürüyüşümüzün sonunda, Guadalquivir Nehri kıyısında yer alan ve geçmişte sömürgelerden gelen altınların depolandığı düşünülen Torre del Oro (Altın Kule) ile karşılaşıyoruz. Ardından nehir kenarında serbest zaman veriyoruz.Sevilla gezimiz sonrası, öğle saatlerinde Granada şehrine doğru yola çıkıyoruz, 3 saatlik bir yolculuğun ardından otelimize varış ve dinlenme sonrası akşam yemeğimizi alıyoruz. Geceleme otelimizde.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Endülüs’ün incisi Granada’yı keşfetmek üzere yola çıkıyoruz. Dağların eteklerine kurulmuş bu büyüleyici şehir, hem tarihî dokusu hem de doğal güzellikleriyle her köşesinde ayrı bir masal fısıldar. İlk olarak, Granada’nın eski Müslüman mahallesi olan Albayzín (Albacin) sokaklarına doğru ilerliyoruz. UNESCO Dünya Mirası listesindeki bu mahallede, dik yokuşlardan geçerken sokak müzisyenlerinin ezgileri bize eşlik edecek. Yolumuz üzerinde yer alan Morabito Camii’ni dışarıdan görüyor ve Granada’nın ruhunu taşıyan bu dar sokaklarda yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Gezimiz, şehrin ana arterlerinden olan Gran Vía de Colón Caddesi’nde devam ediyor. Buradan, kraliçe adına ithaf edilmiş Isabel la Católica Meydanına ulaşıyoruz. Kısa bir mola vererek yerel kafelerde bir fincan İspanyol kahvesi ya da ferahlatıcı bir nane çayı içiyoruz. Ardından, Endülüs Rönesansı’nın sembollerinden biri olan Granada Katedrali’ni dışarıdan görüp, çevresindeki hareketli çarşılarda serbest zaman veriyoruz. Dilerseniz bu güzel çarşılarda alışveriş yapabilir ya da şehrin meşhur meydanlarında bulunan kafelerde oturarak tapas çeşitlerinin tadına varabilirsiniz. Günümüzün en etkileyici durağı, hiç şüphesiz Alhambra Sarayı olacak. Siz misafirlerimize özel olarak açılacak Alhambra Sarayını binbir gece masalları edasında gezeceğiz. Beni Ahmer (Nasrid) Krallığı’nın başkenti olan Granada’da, bu zarafet ve ihtişam abidesi yapı, İslam mimarisinin zirvesini temsil eder. Rehberimiz eşliğinde, sarayın göz kamaştırıcı avlularında, zarif kemerlerinde ve işlemeli duvarlarında tarih boyunca yankılanan dualara kulak vereceğiz. Nasrid Sarayları, Askerî kale bölgesi Alcazaba ve büyüleyici havuzlarla süslenmiş Aslanlı Avlu bizleri bir zaman yolculuğuna çıkaracak. Gecenin sonunda, Granada’nın büyülü atmosferinde geçen bu unutulmaz gezinin ardından otelimize geçerek dinleniyoruz. Akşam konaklama Granada.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Endülüs’ün bölgesinin deniz şehri, Malaga son durağımız. Şehirde yapacağımız panoramik turda, Katedrali’ni dışarıdan ziyaret ediyoruz. Yarım kalmış mimarisi nedeniyle “La Manquita” (Tek Kollu Kadın) olarak anılan bu yapı, Rönesans ve Barok mimarisinin eşsiz bir birleşimidir. Daha sonra, 11. yüzyılda Endülüs Emevileri tarafından inşa edilen Alcazaba Kalesi ve hemen yanında bulunan Roma Tiyatrosu’nu ziyaret ediyoruz. Ardından, ünlü ressam Pablo Picasso’nun doğduğu evi görüyor ve onun eserlerine yer veren Picasso Müzesi’ni keşfederek yemeğimizi alacağımız restauranta geçeceğiz.Gezimizin ardında Malaga havalimanına transfer. Burada check-in işlemlerimizi tamamladıktan sonra Türk Hava Yolları’nın TK 1306 sefer sayılı uçuşu ile saat 17:50’de İstanbul’a hareket ediyoruz. Yerel saat ile 23:10’da varış. HOŞ GELDİNİZ…